Türkçe’deki “fıtık” kelimesi tıpkı “cerrah” kelimesi gibi Arapça kökenli bir sözcüktür. Ülkemizde tıp dilinde “herni” kelimesi de kullanılmaktadır. Bu da Latince kökenli bir kelime (hernia) olup İngilizce’ye 1350-1400 yılların arasındaki Middle English döneminde girmiştir. Kelimenin Latincedeki çoğul formu herniae, İngilizce’deki ise hernias şeklindedir. İngilizce’de halk dilinde yırtık anlamına gelen rupture kelimesi de kullanılır.

Türkçe                        Fıtık

Latince                       Hernia

İngilizce                      Rupture / Hernia

Fransızca                    Rompure / Hernie

Almanca                     Hernie

İtalyanca                     Ernia

İspanyolca                  Hernia

İsveçce                       Bråck

Fıtıkla ilgili ilk yazılı kaynaklar Mısır papirüslerine ve Hamurabi döneminde kadar uzanır. M.Ö. 1550 yıllarında yazılmış olan Ebers papirüsü ilk belge kabul edilir.

Elbers papirüsü (M.Ö. 1550)

Antik dönemde kasık fıtığı için kullanılan kasık bağları (Fenikeliler).

Antik dönemde kasık fıtığı için redüksiyon uygulaması.

Türk cerrahisinin genç yaşta kaybettiği cerrahi hocamız ve tıbbi ressam Prof.Dr. Demir Uğur’un “İnguinal ve Femoral Fıtıkların Cerrahi Tedavisi” adlı kitabına göre fıtık tedavisine ait ilk bilgiler Hipocrat dönemindendir. Onun çağdaşı İskenderiye tıp okulu hekimlerinden Praxagoras (M.Ö. 335) ve Caelius Auretanius (M.Ö. 350) da boğulmuş fıtıkların özel tedavilerinden bahsetmişlerdir.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 253 nolu yayını. Prof.Dr. Demir Uğur’un “İnguinal ve Femoral Fıtıkların Cerrahi Tedavisi” adlı çizimli eserinin 1971 tarihli ikinci baskısı (Ruhu şad olsun).

Roma tıp okulu temsilcilerinden, aslen hekim olmayan Celcus (M.Ö. 25 – M.S. 50) fıtıkların cerrahi tedavisi hakkında şunları yazmıştır:

“Kasık veya skrotuma bir deri insizyonu yapılır, fıtık kesesi kordon yapılarından ayrılarak açılır, içindekiler karın boşluğuna geri itilir. Fıtık kesesi çıkarılır. Kanayan damarlar bitkisel ipliklerle bağlanır. Ameliyat yarasına sirke dökülerek sikatrizasyon elde edilir.”

Prof.Dr. Demir Uğur’un kitabından devam ediyoruz…

Roma İmparatorluğu’ndan sonraki dönemde fıtık cerrahisinde önemli bir gelişme olmamıştır. Kasık fıtığının cerrahi tedavisinin başarılı olması için kastrasyon uygulanması gerektiği gibi çok uç bir görüş bile belirlenip uygulanmıştır. Rönesansın etkileri tıp üzerinde de görülmesine rağmen fıtık tedavisinde bir yenilik ortaya çıkmamıştır. Uzun bir süre sonra kastrasyonun gerekli olmadığını söyleyen ilk cerrah 1559’da yayınladığı cerrahi kitabı ile Gaspar Stomayr olmuştur.

Gaspar Stomayr tarafından 1559’da yayınlanan cerrahi kitabı.

İlk Türk cerrahi kitabının (1465) yazarı olan Amasyalı Şerafettin Sabuncu fıtık tedavisinden de bahsetmiştir.

Şerafettin Sabuncu’nun fıtık ameliyatı temsili resmi.

Fıtık anatomisi ve cerrahisi için önemli gelişmeler 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başlarında ortaya çıkmıştır. Gimbernat (1793), Camper (1793), Cooper (1804) ve Scarpa (1806) inguinal bölge anatomisi hakkında çalışmalarını yayınlayarak yeni bir çağı müjdelemişlerdir.

Ve nihayet İtalyan cerrah Edoardo Bassini 1886’da tanımladığı başarılı ameliyat tekniği ile fıtık ameliyatlarının arzulanan şekilde sonuçlanabileceğini göstermiştir.

İtalya’da Edoardo Bassini anısına 1977 yılında çıkarılan pul.

Yirminci yüzyıl ise fıtık cerrahisinde çok önemli gelişmelerin yaşandığı dönemdir. Önce 1950’lerde başlayan yama kullanımının 1980’lerden itibaren yaygınlaşması, sonra da 1990’larda uygulanmaya başlanan kapalı (endoskopik/laparoskopik) onarım yöntemleri ile yüksek ameliyat başarıları elde edilmiştir.